Photo 1
Photo 2
Photo 3
Photo 4
Photo 5
Photo 6
Photo 7
Photo 8
Photo 9
Photo 10
Photo 11
Photo 12
Photo 13
Photo 14
Photo 15
Photo 16
Photo 17
Photo 18
🔐

Bu Mesaj Sana Özel

Devam etmek için TC Kimlik Numaranın
son 2 hanesini gir

Hatalı kod, tekrar dene

Hoş Geldin Gigimmm

💕

Mesaj yükleniyor...

Selam Gigim,

Belki de sana böyle hitap ettiğim son mesaj bu olacak. Bundan sonra benim için bir gizem olarak kalacaksın; gerçek bir gizem. Beni en çok düşündüren ve içimde cevabını bulamadığım şey şu: İki insan birbirinin her şeyini, benlerini, teninin kokusunu, saçının dokusunu bu kadar ezberlemişken nasıl oluyor da bir anda tamamen yabancıya dönüşebiliyor? Buna hâlâ anlam veremiyorum.

Seninle konuşamamak, sana içimden geçenleri anlatamamak çok canımı yakıyor. Hayatımda her şeyi paylaştığım, her şeyi konuşabildiğim bir insanı kaybetmiş gibi hissediyorum. Şimdi bir şey anlatmam gerektiğinde bile çekinir hâle geldim. Bu boşlukla yaşamak, bu suskunluğa alışmak gerçekten çok zor.

Bana yüklenen şeyleri yapmadığımı söylüyorum ama bunu kanıtlayabileceğim somut bir şey yok. Senin baktığın yerden bakmaya, empati yapmaya çalıştığımda bazı noktalarda sana hak verdiğimi bile fark ediyorum. Böyleyken senden bana inanmanı nasıl beklerim, bunu bilmiyorum. O yüzden şunu açıkça söylemek istiyorum: Haklı olduğun yerler var. Ama düşündüğün, inandığın şeyleri gerçekten yapmadım.

Son konuşmamız olan salı gününden beri yaşananları tekrar tekrar düşünüyorum. Nerede yanlış yaptım, kendimi hangi noktada doğru ifade edemedim, güvenin ilk nerede çatladığını anlamaya çalışıyorum. Bana göre birçok şeyin aslında basit açıklamaları vardı ama ben kendimi anlatmaya çalışırken çırpındıkça, senin gözünde daha karmaşık ve açıklanamaz bir hâl aldı. Doğruyu söylerken yalan söylüyormuş gibi görünmem, bana olan inancını daha da zedeledi.

Bence güven ilk orada kırıldı. Sonra bana bir şans verdin, inanmaya çalıştın. Belki bir noktada gerçekten inandın da… Ama bu güveni sarsabilecek şeyler arka arkaya gelmeye devam etti. Bu benim için sanki hayatın bana hazırladığı bir sınav gibiydi. En can yakıcı tarafıysa şu: Açıklayabiliyorum ama kanıtlayamıyorum.

Bazen şunu düşünmeni isterdim: Eğer gerçekten sana yanlış bir şey yapacak olsaydım, bunu bu kadar iz bırakarak mı yapardım? Madem seni aldattığımı düşünüyorsun, neden arkada kanıt bırakayım? Eğer bunu yapacak biri olsaydım, senin fark etmemen için her ayrıntıyı en ince hesabına kadar düşünmez miydim?

Belki artık bitmiştir. Belki bu saatten sonra neyin doğru neyin yanlış olduğunun senin için bir önemi de kalmamıştır. Ama yine de şunu bilmeni istiyorum: İlişkimiz boyunca seni hiç aldatmadım. Ne geçmişte ne gelecekte başka bir kadınla konuşmam oldu. Senden başka hiçbir kadına ilgi ya da alaka göstermedim. Ne sosyal mecralarda ne de kullandığımız herhangi bir iletişim platformunda böyle bir şey yaşanmadı. Kimseye sarkmadım, kimsenin bana yaklaşmasına izin vermedim. Bu kadar rahat ve şeffaf olmamın tek sebebi, gerçekten yapmadığım şeylerden emin olmamdı.

Belki sen hep sakladığım bir şeyler olduğunu düşündün ama bu hiç böyle olmadı.

Kafanda topladığın tüm ipuçlarını değerlendirdiğinde, senin haklı olduğun düşüncesinin bu yazdıklarım tarafından değişmeyeceğini biliyorum. "Ben yalnız daha iyiyim" dediğin gibi belki de öyledir. Ama şunu da bilmeni isterim: Erkekler belli bir yaştan sonra aldatmayı bir kenara bırakıyor. Yanında yol yürüyebileceği, hayatının geri kalan süresini paylaşabileceği bir insan istiyor. Böyle düşünen bir adamın seni aldatmış olabileceğine bu kadar emin olunmasını gerçekten anlayamıyorum. Belki aklına girenler oldu, bilemem. Ama güvenmemek… belki de sevmemektir, kim bilir.

Daha önce görmediğin bir şey, onun hiç var olmadığı anlamına gelmez. Belki önceden dikkatini çekmedi çünkü güvenin tamdı. Ama kafan karıştıktan sonra her şey gözüne batmaya başladı. Olayları birbirine bağladın. Bana göre yaşananlar bir şanssızlık zinciri gibi arka arkaya geldi. Bu da belki bizim, belki sadece benim hayatla olan sınavımdı.

Küpe meselesine gelince… O küpe gerçekten çok uzun zamandır arabamda olan, kimin olduğunu bile bilmediğim bir şeydi. Bir gün sahibi çıkar diye orada kalmış, benim bile unuttuğum bir şey. Bir kere fark etsem ve seni bu kadar rahatsız edeceğini bilsem, orada durmasına asla izin vermezdim. Hiç düşünmeden çöpe atardım. Çünkü hiçbir şey senden daha değerli değil.

Deodorant konusu da aynı şekilde. Seninle daha sevgili olmadan önce Gratis'ten bir alana bir bedava kampanyasında iki tane almıştım; biri mavi biri pembe. Mavi bitti, pembe kaldı. Kendi deodorantım bitince, seninle yenisini alana kadar terlemeyi önlemek için onu kullandım. Daha önce görüp gözüne batmayan bir şeyin, sonradan başka bir anlama çekilmesi beni gerçekten çok üzdü.

Saç meselesine gelince… Buna dair net bir açıklamam yok çünkü benim de bilmediğim bir durum. Ama şunu düşünmeni isterdim: Diyelim ki gerçekten sana yanlış yaptım. Böyle bir şeyi yaptıysam, bu evde başka bir kadına duş aldırır mıyım? Burası benim alanım. Eğer bana ait bir ev olsaydı, belki bu düşünce daha anlamlı olabilirdi. Ayrıca şunu da fark ettim: Paspasın suyunu her zaman banyoya döküyorum ve paspasın topladığı saçlar genelde gidere takılıyor. Bu bir bahane gibi görülebilir ama yaşanan gerçek bu.

Bunları nasıl değerlendireceğini bilemem. Ama değişmeyen tek bir gerçek var: Ben seni hiçbir zaman aldatmadım.

Bir şeyin kanıtlanamaması, o şeyin yapılmış olduğu anlamına gelmez. Bana bu iftirayı yakıştırman canımı çok acıttı. Sana şunu sormak istiyorum: Bu kadar şeyi oturup yazan bir erkek gerçekten sevmemiş olabilir mi? Seven bir insan sevdiği kadını neden bile isteye üzsün?

Dokuz ay boyunca seni bilerek üzdüysem, kalbini kırdıysam, sana zarar verdiysem söyle. Ama eğer bunları yapmadıysam, yaşananlara nasıl bu kadar emin olabildiğini hâlâ anlayamıyorum.

Keşke her şeyi benim gözümle bir kez daha görebilsen.
Keşke bana tekrar güvenebilsen.
Keşke beni sevebilsen…

Ama şunu bilmeni istiyorum:
Ben seni hiçbir zaman aldatmadım.

Hadi inan artık ona...
Hadi onu ara

ya da bu butona basarak ona WhatsApp'tan bir mesaj at

Mesaj Gönder

O senin yazmanı bekliyor... 💔